• info@hadioku.net
  • Hadi Oku Eğitim Akademisi Perma Kurs Molla Yusuf, Uncalı Cd. No.58 Konyaaltı/Antalya

Başımın Tatlı Belası İÇ SESLENDİRME (SUBVOCALİZATİON)

15 Jul

Sayylınt riiid, saaayyylıntt riiiddd, ev-laa-dım saylınt riiiid yaww!!!! ( silent read = sessiz oku)

Yok, hala sınıfta fısırtılar yankılanıyor...

Kulakları çınlasın lise İngilizce öğretmenimiz helak oldu bizi sessiz okutamadı. İlla ki o sınıfta dua eder gibi fısırtılar çıkardı. Çünkü iç seslendirme öyle kolay giden bir şey değil. Hatta bence giden bir şey değil ama azaltmak mümkün.

Nedir bu iç seslendirme literatüre subvocalization olarak girmiş bir fenomen... Yani sesli okumayı biliyoruz hepimiz. Okumayı öyle öğrendik bir nevi. Daha sonra sessiz okuduğumuzda da kafamızın içinde yine sesli okuduk aslında. Dudaklarımız kımıldamasa da dilimiz oynamasa da zihnimizde yine harfleri heceleri kelimeleri seslendirdiğimizi düşündük. Hatta beynimiz motor korteksimizi (beynin hareket ile ilgili kısımları) uyardı ve istemsizce ses çıkmasa da dudaklarımızı dilimizi oynattık.

Peki bu neye sebep oldu?

Okumamızın konuşma hızını geçememesine... Yani dakikada ortalama 130/220 kelime arasına.

Bundan çok daha fazla kelime işleme kapasitesine sahip zihnimiz ise bu durumda ne yaptı ne yapmakta... Ohooo bana çok az veri geliyor. E ben de o zaman gezinirim, yemeği düşünürüm, maçı düşünürüm, yarınki işleri düşünürüm, düşünürüm de düşünürüm... Sen de dikkatim dağılıyor, odaklanamıyorum, okuduğumu anlamıyorum, bir saattir aynı sayfaya bakıyorum... Dur daha dikkatli daha yavaş okuyayım da anlayayım, dersin. Haydaaa, daha yavaş mı?

Şimdi bakalım daha yavaş okumak mı daha hızlı okumak mı daha iyi anlamamıza sebep olur, bu iki okuma tarzını karşılaştırarak anlamaya çalışalım.

İki okuma tarzı şöyle; klasik okuma, her türlü sesli ve iç seslendirme yaparak okuma ki hızın dakikada 250 kelimeyi geçmesi pek mümkün değil... Diğer okuma tarzı ise bizim anlayarak hızlı okuma kurslarında egzersizlerini yaptırıp öğretmeye çalıştığımız tam sessiz okuma ya da zihin okuması ki dakikada 800/1000 kelime arasına çıkıp daha iyi anlamanın mümkün olduğu okuma tarzı. Evet ikisi de okuma olmasına rağmen mantık olarak aralarında baya fark var. O yüzden anlayarak hızlı okuma kurslarında okumayı baştan öğreniyoruz diyebiliriz.

Şimdi konuşmada olduğu gibi sesli okumada da nefesimiz önce diyafram kasının hareketi ile akciğerlerimizden yola çıkar, soluk borumuzdan gırtlağımıza gelir ses tellerimize uğrar, küçük dilimize, büyük dilimize selam verir, ağzımızın içinde damak, diş ve dudaklarımıza da çarpar ve en nihayetinde ses hece kelime olarak dışarı çıkar. Yolculuğa bakar mısınız? Bunların ard arda seri biçimde yapılmasıyla sözcükler, cümleler dökülür ağzımızdan ve biz konuşur ya da okuruz.

İçimizden okuduğumuzda her ne kadar nefesimize bu yolculuğu yaptırmasak da bunu hayal eder, zihnimizde aynı eylemleri hayal ederiz. Zaten çoğu insan sessiz bile okusa alışkanlıkla dudağını dilini istemsizce kımıldatır. Gırtlağında bir devinim hisseder. Bunun sebebini aynı esnada beynimizde neler olduğuna bakarken daha iyi anlayacağız.

Bu okuma esnasında beynimizde neler oluyor gelin bir de ona bakalım.

Bir metni okurken gözlerimiz kelimeler üzerinde kayarak ilerlemez, kısa süreli dur kalklar yapar. Bu arada okuyanın zihnimiz olduğu gözlerimizin sadece yazıyı zihne iletmek konusunda bir araç olduğu konusunda hem fikir olduğumuzu var sayıyorum. Gözlerimiz bir kelimenin üzerinde duraklayıp onu ışığı elektrik sinyaline çeviren optik sinirler vasıtasıyla beynimizin arka kısmında (oksipital lob) bulunan görme merkezine iletir. Görme merkezine iletilen bu kelimenin anlaşılması için beynin başka yapılarla iş birliği yapması lazımdır çünkü şu anda bu sözcük beyin için sadece bir şekiller semboller kümesidir. Görme merkezinden sonra bu harfler ses karşılıkları ile eşleşmek ve çözümlenmek için beynin Heschl Girus denen bölgesine aktarılır. Aynı anda bu ileti beynin konuşma ile ilgili bölümü olan Broca Alanı’na da ulaşır. Bu hareketlenme MR cihazı ile ortaya konmuştur. Broca Alanı da eş zamanlı olarak motor korteksi (beynin hareketi ve kasları kontrol eden kısmı) uyarır ve ilgili kaslar harekete geçerek kelime seslendirilir. Sessiz okumada ses çıkmasa da aynı mekanizmalar çalıştığı için sesli okumadan pek bir farkı yoktur. Ancak her seslendirilen kelimenin ne anlama geldiğinin çözümlenmesi için beyinde başka yapıların da eş zamanlı olarak faaliyete geçmesi gereklidir. Bu yapılardan Wernicke Alanı, Angular Girus ve Supremarjinal Girusu da harekete geçirerek kelimenin ne anlama geldiği çözülülür ve biz okuduğumuzu anlarız. Tabi bütün bu faaliyetler saniye değil milisaniyeler ile ifade edililir (1 saniye = 1000 milisaniye).

Şimdi klasik okumada fiziksel olarak vücudumuzda neler oluyor ve buna paralel olarak beynimiz nasıl çalışıyor gördük. Gelelim tam sessiz ya da zihinsel okumaya...

Haa bu arada insanların dakikada 1000 kelime mi, hem de daha iyi anlayarak mı, mümkün değil!!! Derken hep yukarıda bahsettiğimiz okuma şeklini düşündüğünü söyleyelim. Evet bu içten seslendirmeli okuma ile dakikada 220 kelime civarını geçmek pek mümkün değil. Ancak bir kelimenin ifade ettiği anlamı kavramak için her zaman onu harf harf hece hece görüp içten ya da dıştan seslendirmemiz gerekmez. Bunun için kelimeleri bütün olarak görüp onlara adeta fotoğraf muamelesi yapmamız gerekiyor. Aslında bunu çok aşina olduğumuz kelimelerde farkında olmadan yapıyoruz. Kendi adımızı yazılı olarak görünce ya da tabela ve logolarda görür görmez ne anlama geldiğini çözüyoruz. Ünlem işareti olan bir tabelada dikkatli olmamız gerektiğini yaklaşık saniyenin onda birinde anlarız. Ancak orada dikkat yazısı olsa ve biz klasik okuma ile onu okusak bir saniyeye yakın bir zaman geçer.

Bir arkadaşım çocuğu 4 yaşındayken market tabelalarından hareketle okumayı büyük oranda çözmüştü.

Örneğin beni tanıyorsanız yüzümü görür görmez saniyenin onda birinde ben olduğumu anlarsınız.

Tanımak için bir de içinizden Abdullah hoca demenize gerek yoktur. İşte kelime haznemizde milyonlarca kelime var, onları okurken hecelere harflere bölmeyip bütün bir fotoğraf gibi algılasak bunu yapabildiğimiz oranda 3- 6 kat arası bir hızlanma elde ederiz. Kelime haznesi zayıf insanların çok yavaş okuması ve zor anlaması bunu destekler niteliktedir. Çocuklar okumayı yeni öğrenirken okuma metinlerinde daha öğrenmedikleri harfle ilgili bir kelime geçmesi gerekiyorsa onun resmini koyarlar. Diğer kelimeleri zorlanarak hece hece okuyan çocuklar bile resmi görünce anında o şeyin adını söyler.

Bir fotoğrafa bakınca yine optik sinirler bunu beyinde görme alanına oksipital loba getirir. Ancak bu sefer harf hece kelime gibi olgular olmadığı için beyin onu anlamlandırmak üzere direk Angular Girusa yönlendirir. O da Wernicke alanı ve Supremarjinal Girus ile etkileşime girerek fotoğrafı anlamlandırır ve biz de neye baktığımızı anlarız. Motor kortks, konuşma alanı gibi mekanizmalar devreden çıkar.

İşte kelimelere fotoğraf muamelesi yaptığımızda iç seslendirme mekanizması devreden çıktığı için görme ve anlama çok daha hızlı gerçekleşir. Dikkat ettiyseniz görme ve anlama dedim. Çünkü aslolan anlamadır. Bu yüzden anlayarak hızlı okuma diye vurgulamaktayız. Gayet tabi her kelimeye fotoğraf muamelesi yapamayız. Buna gerek de yoktur. Metinlerde aşina olmadığımız kelimeler olabileceği gibi ilk defa göreceğimiz kelimeler, özel isimler de olacaktır.

Bunun yanında ve, veya, gibi, daha, ile, gibi sık karşılaştığımız kelimeler her tür yazıda bolca bulunur. Bunlara çok rahat fotoğraf muamelesi yapabiliriz. Dolayısıyla okumada bu iki yolu dönüşümlü bir biçimde kullanmak esastır.

Hemen pratik olarak kullanabileceğimiz bir örnek vereyim. Ortalama olarak kitaplarda bir satırda kelimelerin uzunluğuna da bağlı olarak 7 ila 11 kelime bulunur. Biz klasik okuma ile her kelime üzerinde durup iç seslendirme ile okursak bu satırı 10 saniye civarında okuruz.

İkinci tarzda okuyup kelimelere fotoğraf muamelesi yapıp üç göz hareketiyle tık tık tık şeklinde geçer yalnızca iki üç kelimeyi iç seslendirirsek 2-3 saniyede bu satırı okur anlarız. Denemesi bedava :)

Hadi bakalım, kolay gelsin okuyalım amaaa sayyylınttt riiiiddd evlaaadım saylıntttt :)

 

Abdullah KORKMAZ

Hadi Oku Eğitim Akademisi

Eğitim Danışmanı